İş
sağlığı ve güvenliğinden herkes sorumludur.
İş
Sağlığının önce tanımını yapacak olursak: ?Tüm mesleklerde çalışanların
bedensel, ruhsal ve sosyal yönden iyilik hallerinin en üstün düzeyde tutulması,
sürdürülmesi ve geliştirilmesi çalışmalarıdır.?
(ILO, WHO,1950 ).
Bir
başka tanımda ise; İş yerlerinde işin yürütülmesi sırasında çeşitli nedenlerden
kaynaklanan sağlığa zarar verebilecek koşullardan korunmak amacıyla yapılan
sistemli ve bilimsel çalışmalara ?İş Sağlığı Ve Güvenliği? denilmektedir.
İş
sağlığı ve iş güvenliğinin üç temel amacı bulunmaktadır:
1-
Çalışanların korunması
-
Sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı oluşturmak,
-
Çalışanları çalışma ortamından kaynaklanan sağlık ve güvenlik risklerine karşı
korumak,
-
Çalışanların sağlık, güvenlik ve refahını sağlamak ve geliştirmek,
2-
İşletmenin korunması
-
Kaza veya istenmeyen olayları önceden tespit edip gerekli önlemleri alarak,
oluşabilecek direk veya dolaylı, zarar ve ödemeleri önlemek,
3-
Üretimin korunması
-
Üretimin devamlılığını sağlamak,
-
Verimi artırmaktır. (1)
Kaza pahalıdır. İnsan hayatına mal olabilir
ki bunun hiçbir şey ile tazmini mümkün değildir. Sakatlıklara sebep olabilir
hem çalışan hem işveren açısından maddi manevi ciddi tazminatlara yol açabilir.
İşin durması maddi hasar hem çalışan hem işveren açısından zaman kaybına neden
olabilir. Çalışanlar ve işveren için psikolojik etkileri olabilir.
İş kazalarında en önemli unsurlardan
güvencesiz koşullar ve güvencesiz davranışların elimine edilmesi büyük önem
taşmaktadır. İş kazalarının önlenmesi kişiyi uygun işe yerleştirme, risk
değerlendirmesi, eğitim, denetim, disiplin, gözetim ve güvensiz koşulların da
elimine edilmesi ile mümkün olacaktır. Bu çalışmaların başarıya ulaşması için
devletin ve işverenlerin üzerine düşen görevleri yerine getirmeleri,
çalışanlarımızın da iş sağlığı ve güvenliği konusundaki haklarına sahip
çıkmaları, bu hakların takipçisi olmaları gereklidir. Sağlıklı ve güvenli iş
yerlerinin oluşması, iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenebilmesi için,
iş sağlığı ve güvenliği kültürü oluşturmalı ve tüm topluma
yaygınlaştırılmalıdır(2).
İş
sağlığı ve güvenliğinin Türkiye?de tarihçesi:
?
1936'da 3008,
?
1967'de 931,
?
1971'de 1475 ve
?
2003'de 4857 sayılı İş Kanunlarında İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili
düzenlemeler olmuştur.
30.06.2012
den önce 4857 sayılı İş Kanununun içinde bir bölüm olarak ele alınan İş Sağlığı
ve Güvenliği 6331 sayılı kanunla ilk defa tek başına müstakil bir kanun olarak
düzenlenmiştir.
Kanunun amacı; iş sağlığı ve güvenliğinde
en iyi koşulları hedefleyerek iş yerlerinin mevcut durumunun sürekli
İyileştirilmesini sağlamaktır. 6331 sayılı kanun ile kamu ve özel sektör ayrımı
gözetmeksizin tüm çalışanlar kanun kapsamına alınmıştır. Bu kapsama çırak ve
stajyerler de dâhil edilmiştir.
Önleyici yaklaşım ile iş yerinin ve iş
kolunun risk değerlendirmesinin yapılmasını, çalışma ortamı gözetimi kapsamında
iş güvenliği uzmanlarınca çalışma ortamının azami güvenlik koşullarının
sağlanmasını, sağlık gözetimi olarak çalışanın işe girişinde ve devamında
periyodik kontrollerinin yapılmasını ve acil bir durum yaşandığında eylem
planlarının oluşturulmasını içerir.
İş yerinde yürütülen işlerin bütün
safhalarında iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili riskleri ortadan kaldırmak veya
azaltmak için planlanan ve alınan tedbirlerin tümüdür.

KAZALARIN
NEDENLERİ
Kazaların 4 temel nedeni bulunmaktadır. 4 M
olarak isimlendirilen nedenler sırasıyla;
1-İnsan
(Man)
2-Makine
(Machine)
3-Çevre
(Media)
4-Yönetim
(Management)
İş kazalarının % 88?i güvensiz
davranışlardan, % 10?u tehlikeli durumlardan ve % 2?si ise önlenemez
nedenlerden kaynaklanmaktadır. Ancak şu da bilinmelidir ki; gelişmiş ülkelerde
yapılan iş güvenliği ile ilgili çalışmalar iş kazalarının ve meslek hastalıklarının
azaltılabileceğini göstermiştir.
6331
sayılı kanunun yürürlüğe girmesiyle
?İş
Sağlığı ve Güvenliği? konusunda Ülkemiz ilk kez müstakil bir kanuna sahip oldu.
Bu kanun ile birlikte eski geleneksel yaklaşım olan ?reaktif? yaklaşım yerine,
çağdaş güvenlik yaklaşımı olan ?proaktif? yaklaşıma geçilmiş oldu. Yani kazalar
olduktan sonra önlem alma yerine, kazalar olmadan önce önlem almayı hedefleyen
bir yaklaşım benimsenmiş oldu. İş kazaları sonucu başta çalışanlar olmak üzere
işverenler, firmalar ve Ülkemiz büyük zarar görmektedir. Ülke çapında iş
kazaları nedeniyle her yıl gayri safi milli hasılanın % 5?i gibi çok yüksek
rakamlara ulaşan maddi kayıplar olmaktadır. Oysaki bu kazaların çok büyük bir
kısmının ?iş güvenliği? tedbirlerinin uygulanması ve eğitimlerin verilmesi gibi
çok basit yöntemlerle önlenebilmesi mümkündür. İş kazalarının çok büyük
miktarlara ulaşan görünür ve gizli maliyetlerinin yanında, en büyük kaybı ve
zararı hayatını yitiren veya iş göremez duruma gelen çalışanlarımız ve onların
yakınları görmektedir. Bu nedenle ?iş sağlığı ve güvenliği? çalışmalarının
temel amacını; çalışanların sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmalarını
sağlamak ve mesai bitiminde evine ve ailesine en ufak bir zarar dahi görmeden
dönmesini sağlamaktır diye özetlemek mümkündür.
SONUÇ
?Ne istiyoruz?? Sorusunun cevabı ile daha net
ortaya çıkacaktır. İş sağlığı ve güvenliği konusu yıllardır kanayan yaramız.
Her seferinde yaraya sadece pansuman yapıyor ama neşter vurup debride etmiyor
ve tedavi etmiyoruz. Kâğıt üstünde çok güzel uygulamalar yapıyor ama reelde
sahada hiçbir şekilde uygulamıyoruz veya uygulayamıyoruz. Ya da uygulanabilir
düzenlemeler çıkarmıyoruz. İş güvenliği denetimini kamu yaparken işverene iş
güvenliği hizmetini işverenin insafına bırakılmış iş güvenliği uzmanı
vermektedir. Önerileri ve denetleme evraklarını işverenden bağımsız olamayan ve
iş güvencesinin sağlanmadığı bir ortamda iş güvenliği uzmanı nasıl sağlıklı bir
şekilde verebilecektir. Hakeza iş sağlığı hizmetini üreten iş yeri hekimi de
aynı durumdadır. Bunun için yapılması gereken bellidir. İş güvenliği uzmanları
ve iş sağlığı hizmeti üreten hekimler ücret olarak işverenden bağımsız
olmalıdır. Verdikleri kararları iş güvencesi kaygısı nedeniyle tartışmaya
açmamalıdırlar.
Bir diğer husus da işe girişte ve periyodik
işçi sağlığı muayenelerinde iş yerinin ve iş kolunun çalışma koşullarına haiz
birimler tarafından raporların düzenlenmesi hususu tartışmaya açılmamalı ve iş
yeri ile herhangi bir illiyet bağı olmayan hekimlere bu iş havale
edilmemelidir. 30 Haziran 2012 de çıkarılan 6331 sayılı kanunda da belirtildiği
üzere ?İşveren, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin maliyetini çalışanlara
yansıtamaz.? maliyet ve sorumluluk çalışanlara yansıtılamayacağı gibi kamuya
veya işyeri veya işveren ile herhangi bir illiyet bağı olmayan birimlere de
yansıtılamaz yansıtılmamalıdır. 13 Mayıs 2014 soma faciası sonrası bazı
düzenlemeler yapılmasına karşın hala eski alışkanlıkların işverenlerce
sürdürülmesi ve bunu kamu idaresinin önlemek için tedbir almaması hala bu tür
facialarla yüzleşme ihtimalimizin yüksek olduğunu 3 Temmuz 2020 Hendek?te havai
fişek fabrikasında meydana gelen patlama ile göstermektedir.
Tehlikeli durumlar ve güvensiz davranışlar
nedeniyle oluşabilecek kazaları önlemek mümkünken biz maliyetten kaçıp kaza
başımıza geldiğinde de günah keçisi arama kolaycılığına kaçıyoruz ama vicdanlar
hep yaralı kalıyor. Hendek?te meydana gelen
havai fişek fabrikasında patlama sonucu kaybedilen 7 canın tek ve asıl
sorumlusu iş güvenliği uzmanı mıdır? Bu soruyu her vicdan kendi muhasebesini
yaparak cevaplamalıdır. Bizden uyarması.
Kaynaklar:
1-
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİN ÖNEMİ Hafize
AKILLI* ve Önder AYDOĞDU* http://www.mta.gov.tr/v3.0/sayfalar/hizmetler/kutuphane/ekonomi-bultenleri/2013_16/245.pdf
2-
İş Sağlığı ve Güvenliği Kültürü
Culture
of Occupational Health and Safety
Halim
İŞSEVER:Halk Sağlığı AD, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, İstanbul
Turkiye
Klinikleri J Public Health-Special Topics. 2017;3(3):128-33
Yayın Tarihi=9.07.2020
Okunma=381